21 Nisan 2013 Pazar

GERÇEK

Belki idealar dünyasından koparılmış düşünce bulutlarının evrendeki canlıların beyinlerinde tezahür etmiş hali, belki " n" değişkenli matematiksel bir kurgunun limit sonsuza giderken evrende oynaşması, belki de rastgele değişkenlerin quantum ortamlarda birbirlerine bir bilardo masasında gibi çarparak sonsuz kere yönlerini bulmalarıdır gerçek.

İnsanlık ve dahilinde ben bu sorulara epeydir merak salmışken, gerçek tanımı zihnimde daha da basitleşip berraklaşıyor gittikçe.
 

Bilinmezliğin dünyasında gerçeği ararken, yanıbaşımızda gerçeği aramamamıza neden olan halusinasyonlarımızın bizi yüzeyselliğin içinde artık mutluluklarla hapsetmesine izin verdikçe ne kadar karışmış herşey.
 

İçimizde acılar içinde kıvranırken, acımızın gerçekliğini yadsıyıp, sahte gülümsemeler, sahte sevişmeler, sahte koşturmalar, sahte terfiler, sahte mutluluklarla aslında benim bir sorunum yok neden mutsuzum diye kendimizi sorgularken unutmuşuz gerçeğimizi.
 

Gerçekte kimsin? Ve gerçek kendine ne kadar sadıksın?
 

Kendi gerçeğini arayanın önce elini bir arı kovanına daldırması gerekiyor ya, nasıl ki tecavüzcüler ve seri katiller, ayna nöronları pek çalışmadığından kurbanlarının acılarını pek anlayamadıkları için aslında ahlaki değil nörolojik vaka olarak kabul edilebilirler; kendini bulamayan, kendini ötekileştiren ve gerçeğinden bunca uzaklığıyla dünyaya kabuğunu sunan bunca insan da yüzeysel, sadakatsiz, bencil olarak değerlendirilebileceği gibi sadece iki tanımla da sunulabilir; algıları düşük ve korkak.
 

Eğer birşeyin içinde korku varsa, o korku, yerine gelebilecek sevginin yerini almıştır demiş birileri. Korkunun titreşimi vardır, hayatta kalma konusuyla yüzyüze gelinen bir durumda gerçektir, aslında bahane olmayan her hali gerçektir, çünkü duygudan gelir. insan birkaç şeyden gerçekten çok korkar, ölmekten, belirsizlikten ve yalnızlıktan. bu gerçek korkuların, insanı gerçek olmayan durumlara sürüklemesi işte acı olan. Korkunun içinde kendini kaybediş, korkunun gerçekliğinin farkına varamamak ve gerçek olmayana rastgele sürükleniş. sahte kontrol manyaklıkları, ben bilirim halleri, yakınlaşmalar, uzaklaşmalar, aldanmalar, aldatmalar, yüzeysel sularda derin batışlar.
 

Peki neden maruz kalıyoruz gerçek olmayana? Biz gerçek olmadığımız için mi? Kendi gerçeğini göremeyenin gerçeğini hissedebilip yanında kalmayı seçtiğimiz için mi? Sistem bunu gerektirdiği için mi? Ruhumuzun incinmesine rağmen, gerçek olmayanlar tarafından kabul edilmek için mi? Kendi gerçeğimize sadık olmadığımız için mi?
 

Higgs bozonu, fiziksel gerçekliğin üst dünyadan kelimelerle çekildiğine inanan japon jomon kabilesi, her insanın nörolojik bağlantılarının davranışlarına direk etkisini aktaran yeni buluşlar şöyle dursun, gerçeğin yeni bir tanımı var bende. 

Gerçek olanda, titreşim başkadır.